15 Mayıs 2012 Salı

Sandalyecilik

 “Oturma kültürü Mısır’da başlar. Taş veya masif oyma oturma eylemine hitap eden ürünler, yaşam içinde fonksiyonlar çeşitlendikçe farklılaşmıştır. Sonrasında krallar isim verdi, marangozlar yaptı. Binlerce çeşitliliğin içinde devindi durdu. Oluşan yeni akımlar, tasarımcılar ve sanayi devrimi ile gelişimi arttı.” 

Kısa bir bakış içinde özetlersek: M.Ö. 5000 Mısır-Roma, 10. yy., derken Rönesans 16. ve 17. yüzyıldan itibaren Louis, Tudor, Queen Anny, İngilizlerin Sharaton ve Chependale tasarımları yer almakta idi.

1880’lerde John Ruskin idealizmi içinde “Arts and Crafts”sanatlar ve zanaatlar akımına tasarım dışı taklitlerle ortaçağın köy kökenli mobilyalarını çağrıştırır. 1890’lar Amerikasında dini kökenli Shakers akımı kullanışlılığı ve dayanıklılığı öne çıkarmıştır. Ama pragmatizmi savunan yalınlığı, basitliği asla estetik görüşten kaçınarak başarılmayacağı fikriyle Willliam Morris; eğrisel, bitkisel formları, heykelsi bir güzellikle fonksiyona yansıtan Henry Van De Valde’nin “Art Nauveau” akımında; sürrealist mimar Antonio Gaudi‘de eğriselliğe bir başka tat ve kişilik geliyor.

İskoç mimar Charles Rennie Mackintosh ana motiflerini geometriye (kare, dikdörtgen) endeksliyor. Müthiş Hill Hause sandalyesi böyle doğuyor. Frank Lloyd Wright sandalyede metal borularla endüstri çağındaki ölümsüz yerini alıyor.
19. yy sonunda ısı ve nem uygulanarak buharda döndürülen ahşap formlar ile Michael Thonet’in ünlü sandalyesi ve diğer ürünleri 21.yy’a dek hala vazgeçilmeyenlerin başında yer alıyor. Rahatlığı, güzelliği ve fonksiyonelliği ile birer mucize gibiler.

Hollanda’da ortaya çıkan De Sitil akımı geometrik biçimleri çarpıcı ana renklerle altını çizerek dizayn ediyor. Gerrit Rietvelt’in 1918 “Red and Blue” 1934 kiraz ağacının güzel kızıllığındaki zig-zag çok ünlüdür.
1911’de Walter Gropıus Alman Bauhaus okuluyla endüstrüyel üretimi mobiya ve sandalyeye ulaştırdı. Adeta sandalyenin dönüm noktasını oluşturan bir dönemi başlatmış oldu.

Marcel Breuer’in ünlü “Wassily”, “S” Barcelona Fuarı için tasarladığı koltuğu; Mies Van Der Rohe’nin 1927 çelik boru ve kösele ile tüm formları alt üst edip; formu konfor ve şıklığı ile şaşırtıcı bir halde dengeledi.

Fransız Le Corbusıer çeliği ünlü dinlenme koltuğu ile hayatımıza soktu.

1936’larda Finlandiyalı Aalvar Aalto artık kalıpta ısıyla bükülmüş kontrplakları (laminasyon tekniği) İskandinavya’ya özgü bir yalınlıkla günümüz de bile vazgeçilmez konuma getirmiştir.

1950’ler Charles Eames ABD’de polyester ve metalde oldukça konforlu koltuk ve kanepelere imzasını atıyor.

1968’ler uzay çağı İtalyan Zanotto firması PVC (poli vinil clorür), Pneumatik (şişme sistemler pneu-design) ile Joe Colombo, Verner Panton gibi ünlü tasarımcıların eserleri ile şeffaf bir yumuşama süreci başlamıştır.

Büyük tasarımcılar, idealist, radikal veya reformist tasarımlar; ve dahi insan, ürün, fonksiyon, bileşkesi derken memphis akımı daha duygu yüklü, insancıl ve eylenceli neşeli ürünler getirdi oraya. Pleksiglass, plastik, laminatlarla çocuksu neşeyi ürünlerde hissettirdi. Ettore Sottsass koltuğu bu yeni yaklaşımın en iddialı ürünüdür.

Post modernizm’de Philippe Starck’ın sehpa olabilen sandalyesi “Lola Mundo” William Sawaya tasarımı kösele meetal “tarzan” sandalye, Chi Wing Lo’nun Aro’su geometrik dengenin en çağdaş örnekleridir.

Yine 20.yy’da pirimitizm, naturalizm, art deko ve hatta doğa esintileri ile simetrinin yokoluşu objenin özgürlüğü yepyeni bir akım oluşturdu. Riccardo Dalisi’nin “Pavonesi”si metalin, doğa ile yorumlanışının uyumlu valsini içerir.

Tasarımcı; duygular, esinler, ergonomi, örgütlülük, malzeme, teknolojik gelişme, işlev, nüfus, yeni gereksinimler ışığında üretimci; kolay üretim, kar, taşıma kolaylığı, rekabet, depolama faktörlerini, sosyal olgular, moda, güvenlik ve malzeme bileşkesi ile tüketici ise sosyal olaylar, moda, ekonomi, konfor, değişen gereksinimlerle bileşkesinde ve çevre uyumunda kesişmek zorundadır. Ki gelecek dönemlerde yeni tarz ve akımlar olarak devinimini yitirmeden karşımızda yerini alabilsin.

“Cennet Bulunduğun Yerdir” demiş Voltaire. Bu büyüleyici tasarım ürünlerine sahip olmak büyük bir ayrıcalık, aynı zamanda da büyük bir ekonomik güç gerektirmektedir






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder